Türkiye’de Uygulanan Vergi Politikalarının Ekonomik Büyümeye Olan Etkisi
= ÖZET =
Vergiyi sınıf farkı olmaksızın herkesin geliri ölçüsünde, devlet sayesinde kazandığı paranın bir bölümünü elektrik, su ve yol olarak geri almak üzere devlete ödediği paradır. Bu çalışmamızda devlete karşı olan en önemli vatandaşlık borçlarımızdan biri olan vergiyi; gelirimizle bağlantılı olarak ne ölçüde yerine getirebildiğimiz ve devletinde en önemli gelir gruplarından biri olan verginin toplam hasılatı üzerinden toplama konusunda Nobel Ekonomi ödülleri almış ekonometrik yöntemlerle çok yönlü bir analiz yapılmıştır. Bu analizin benzer nitelikli analizlerden ayıran en önemli noktası konu sadece genel bir vergi teorisiyle kısıtlı kalmamakta Türk Vergi Hukuk düzeni uygun olarak ve pratikte işleniş biçimi konusunda her yönlü ele alınarak değerlendirme imkanı sağlamaktadır. Böylece durumun nedenleriyle birlikte çözümleme imkanı kavuşulmakta ve bu şekilde en doğru analiz ve tespitler elde edilebilmektedir. Çünkü doğrudan birbiriyle bağlantılı konunun farklı bilim dalları metotlarıyla tek çatı altında birleştirilmesiyle hem geçmiş her yönlü analiz edilebilir ve hem de bu üretilen verilerle gelecek hakkında da en doğru kararları vermede ışık tutabilme imkanı sağlamaktadır. Başarı ve gelişimin sağlanabilmesi için gerekli stratejilerin belirlenebilmesi ve en iyi analizin yapılmasıyla ancak mümkün olabilir.
Giriş:
Kamu finansmanın en temel ve en önemli, aynı zamanda da en eski yöntemi vergilerdir. Bu noktada önemli bir ayrımın üzerinde durmak gerekir: Sofistike devlet anlayışında vergi, devlet tarafından sağlanan hizmetlerin fiyatı olarak ele alınmaktadır. Böyle bir anlayış, vergi mükellefleri ile devlet arasındaki ilişkiyi, karşılıklı bir mübadele gibi ele almaktadır. Bu durum ise, devlet ile vergi mükellefi arasındaki ilişkiyi karşılıklı bir mübadele gibi kabul edip, devletin ve vergilendirmenin meşrutiyetine gölge düşürebilmektedir.
Mali ve mali olmayan söz konusu amaçların hayata geçirilmesi için ise vergilemenin adil olması, ekonomide refah kaybına neden olmaması ve istikrar ortamını desteklemesi önem arz etmektedir. Bu sayede bir taraftan kamu harcamalarını karşılayabilecek düzeyde gelir elde edilebilecekken diğer taraftan da vergilerin ekonomik ve sosyal yapı üzerindeki muhtemel olumsuz etkileri en aza indirilebilecektir.
Ekonomik büyümenin sağlanması ülkeler için önemli olmakla birlikte, özellikle gelişmekte olan ülkelerde ön plana çıkan temel ekonomik amaçlardan biri olmuştur. Gelişmiş ülkeler belli bir büyüme hızını muhafaza etmek gibi daha kolay bir çaba içinde olurken; gelişmekte olan ülkeler belli bir büyüme seviyesine ulaşma çabasına girmişlerdir. Ekonomik büyümeyi sağlamının birçok yolu olmakla birlikte burada inceleme konusu yapılacak olan husus ekonomik büyümenin vergi gelirleri ile olan ilişkisi olacaktır.
Bu çalışma da ilk önce vergi ve büyüme ile ilgili olan teorik bazda olarak iktisat teorileri incelenecek daha sonrasında bu iktisat teorileri ekonometrik yöntemler sınanacaktır. Bunun için TCMB’ından arşivinden alınan Türkiye’deki 2006Q1 ile 2018Q3 döneme kadar 12 yıllık süre bazında 3 şar aylık toplam 51 gözlemden oluşan veriler ekonometrik yöntemlerle test edilecektir.
Vergilerin etki alanı içerisinde yer alan değişkenler arasında başta ekonomik büyüme olmak üzere mikro ve makro ölçekte çok sayıda unsur yer almaktadır. İktisadi literatürde artan vergilerin, tüketim, tasarruf ve yatırım davranışlarını değiştirerek ulusal hasıla artış hızını düşüreceği kabul görmektedir. Ancak son dönemlerde yapılan çalışmalarda vergilerin ekonomik büyüme üzerindeki yansıması analiz edilirken, özellikle dolaysız ve dolaylı vergi ayrımına gidilmektedir. Vergi sistemlerinin sağlıklı bir biçimde şekillendirilmesi açısından son derece önem taşıyan bu ayrımdan hareketle çalışmamızda da söz konusu vergi türleri ile ekonomik büyüme arasındaki ilişki, diğer akademik çalışmalara oranla çok daha çeşitli ve modern ileri seviye tekniklerle sınanacaktır.
Birim Kök Testleri
Zaman serisi analizlerinde öncelikle serilerin durağanlık yapılarının belirlenmesi gerekmektedir. Durağan olmayan verilerle regresyon tahmin edilirse tahmin sonuçlarına güvenilmez. Bir zaman serisinin d’ninci farkı durağan ise o seri, d’ninci dereceden entegre (bütünleşik) olmuş demektir ve I(d) olarak gösterilir. Bu nedenle zaman serisi analizlerine birim kök testleri ile serilerin durağanlığı analiz edilerek başlanacaktır. Durağanlık testlerinde kullanılan çok sayıda yöntem bulunmaktadır. Bu sunumda ADF ve Zivot-Andrews Birim Kök Testi yapılacaktır.
ADF Birim Kök Testi
Bu yöntemde kullanılan denklem aşağıdaki gibidir.
Yt=β1 +β2t +δYt-1 +
Söz konusu ADF tipi denklemlerde ∆Yt , birinci farkı simgelemektedir. Genel eğilim değişkeni t ile simgelenirken, ΔYt-i ise gecikmeli fark terimini simgelemektedir. Kritik değerler test edilirken δ katsayısının sıfırdan farklı olup olmadığı yani sıfıra eşit olup olmadığı test edilir.
Değişkenlerimize ” Düzey”de, ”Sabit Terimli” ve ”Trend ve Sabit Terimli” olarak test edilmiştir sırasıyla ADF testi yapılmıştır.
Serilerin durağan olup olmadığını anlamanın 3 yolu vardır:
1) Augmented Dickey-Fuller test statistic deger i %1, %5, %10 yazan kısımlardan daha küçükse seriler duragandır.
2)Augmented Dickey-Fuller test statistic deger i ve digerlerinin mutlak degeri alındıgında Augmented Dickey-Fuller diğerlerinden daha büyükse veriler duragandır denilebilir.
3)Prob (olasılık değeri) %1, %5, %10 anlamlılık düzeyinde sırasıyla 0.01 , 0.05, 0.1 ten küçük olması gerekmektedir
Hipotezler:
H0 =Seriler duragan degildir.
H1 =Seriler durağandır.
→Toplam Vergi değişkeninin bağımsız değişkeni olan Ekonomik Büyüme değişkeninin ”Trend ve Sabit Terimli Modeli” ile düzeyde durağan olmayarak paralellik göstermedigi için 2 değişkeninin de 1. sıra farklarını almak ile eş bütünleşmeyi sağlanacaktır.
Augmented Dickey Fuller t-Statistic değeri %1, %5 ve %10 anlamlılık düzeyindeki değerden daha büyük olduğu için birim köke sahip olduğu yani seriler durağan-dışı olduğunu ortaya koymaktadır.
Durağan olmayan zaman serileriyle çalışılması halinde sahte regresyon problemiyle karşılaşılabilmektedir. Bu nedenle serilerin farkını alarak durağanlığı tekrar sınanacaktır.
Engle-Granger Eşbütünleşme Analizi
İki değişken arasında uzun dönemli ilişki araştırılırken modelde kullanılan modelde kullanılan tüm değişkenlerin aynı mertebeden durağan olduğu varsayılmaktadır. Yani ilk olarak değişkenlerimizi aynı dereceden durağan olmasını sağlanacaktır. Sonrasında bu durağan değişkenlerle yeni bir regresyon kurup bu regresyonu kalıntılarının(Hata terimlerinin) düzey değerlerinde durağan olup olmadığına bakılacaktır. Eğer ki düzey duragansa degişkenler arasında eşbütünleşme vardır, diyebilir.
Tablo 3.1.1.Hata Terimine Duzey Degerlerinde Yapılan ADF Birim Kök Testi Sonuçları:
Hata Terimi | R2 | Düzeltilmiş R2 | F-statistic | DW | Olasılık |
None(yok) | 0.526 | 0.525 | – | 2.013 | 0.000* |
Sabit Terimli | 0.526 | 0.516 | 0.000 | 2.174 | 0.000* |
Trend ve Sabit Terimli | 0.549 | 0.530 | 0.000 | 2.179 | 0.000 * |
→”G” Gecikme sayısını ifade etmektedir ve gecikme sayısı Schwarz Bilgi Kritesi (AIC) kullanılarak seçilmiştir.
→*%1 de anlamlılığı gösterir. **%5 de anlamlılığı gösterir .***%10 da anlamlılığı gösterir.
F istatistik degerlerine bakıldıgında model yüksek oranda anlamlı çıkmıştır.R2 değerlerine bakıldığında modelin açıklama gücü ortamalama %53 oranında açıklamaktadır. Hata terimlerinin duraganlıgı düzeyde 3 türlü sınanmıştır hepsinde kalıntılar durağan çıkmıştır. Böylece Ekonomikbüyüme ile Toplamvergi arasında uzun dönemde eşbütünleşme ilişkisinin varlıgını gösterir.Degişkenler eşbütünleşik olduğu için model uzun dönem denge modelidir denilebilir.
→Vergi Usül kanununda bunun nedenleri şu şekilde ifade edilebilir: Vergi tek seferde ödenen bir işlem olmaktan öte, uzun vadede belli durumlara göre zamana yayılmaktadır. Bunlar tahsil edilmenin dışında, sonraki uzun dönemlerde Uzlaşma, Terkin, Mahsup, takas ve zamanaşımı gibi durumlarla vergi ile ticari hacim arasında uzun dönemli ilişki olmasına neden olmaktadır.
Hata Düzeltme Modeli:
Degişkenler arasında uzun dönemli ilişki oldugunda hata düzeltme modelleri kullanılır. Uzun dönemli ilişkiden yani dengeden sapmayı gösterirler. Aralarındaki uzun dönemli ilişki, degişkenlerin eşbütünleşik olması olarak düşünülebilir.Eşbütünleşme kavramının oluşabilmesi için serilen durağan olması gerekmektedir. Durağanlığın sağlanması içinde fark işlemi uygulanır. Ancak fark işlemi uygulanması sırasında uzun dönem bilgisinde kayıplar oluşmaktadır. Bu nedenle hata düzeltme modelleri kullanarak, bu dengesizlikler ortadan kaldırılmaya çalışılır.
Hata düzeltme modelinin kurulması için öncelikle gecikme degerinin bulunup, ardından bu degere göre hata terimi kurulur.
Hata Düzeltme Modeli Gecikme Uzunluğunun Bulunması:
Birinci mertepeden duragan hale getirilmiş degişkenlerin en çok yıldırın oldugu bilgi kriterleri baz alınarak 2. gecikme seçilme uygun görülmüştür.
ARDL Sınır Testi Modeli :
ARDl testlerinenin yapılabilmesi için öncelikle kırılmaların tespiti ve varsa düzeltimesi için Cusum Ve Cusum Squre testlerine başburulacaktır.
Cusum ve Cusum Square Yapısal Kırılma Testleri :
Yapısal degişiklik olması durumunda modelin artıkları kareleri toplamı büyüyecektir. Bu nedenle yapısal değişiklik testlerine başvurulur. Cusum testinde yapısal kırılmalar kendi içinde belirlendigi için dışardan tarih verilmesine gerek yoktur. CUSUM testleri ilk n tane gözlemi kullanarak sürekli tekrarlanan tahminlerden elde edilen hata terimlerinin kümülatif toplamlarının alınması şeklinde yapılan ve %5 anlamlılık düzeyi için katsayıların istikrarını inceleyen istatistiki sonuçlardır. CUSUMQ testleri CUSUM testlerine benzer şekilde hesaplanmaktadır (Akçağlayan ve Kayıran, 2010: 140-141).
Ardışık hata kareleri ile hesaplanan bu test ile, belli bir güven aralığında modelin hatalarının grafiği çizilerek güven sınırları tespit edilir. Güven sınırları dışına çıkıldığında yapısal değişiklik olduğuna, çıkılmadığında ise yapısal değişiklik olmadığına karar verilir.
Cusum Testi: Cusumsq Testi:
Yukarıdaki Cusum ve Cusumsq grafikleri incelendiğinde, analiz kapsamında kullanılan değişkenlere ilişkin herhangi bir yapısal kırılmanın olmadığını, ARDL Sınır Testine göre hesaplanan uzun dönem katsayıların istikrarlı olduğunu ve kırılmayı ifade etmek üzere herhangi bir yapay değişken kullanmadan modelin tahmin edilebileceğini göstermektedir.
Granger Nedensellik Analizi:
Granger nedenselliği şu şekilde tanımlamıştır “Y’nin öngörüsü, X’in geçmiş değerleri kullanıldığında, X’in geçmiş değerleri kullanılmadığı duruma göre daha başarılı ise X, Y’nin Granger nedenidir” (Gujarati, 2009: 620). Bu çerçevede, birinci olarak ADF testi kullanılarak değişkenlerin durağanlığı test edilmiştir. Serilerin durağanlığı kontrol edildikten sonra Granger nedensellik testi uygulanmıştır.
Durağanlık için parametre matrisine ilişkin karakteristik denklemin köklerinin (-1, +1) aralıgının dışında(outside the unit circle) olması gereklidir. Regresyon artıkları u1t ve u2t‘nin ise bağımsız ve aynı zamanda sıfır ortlama ve sabit varyansa sahip oldukları varsayılmaktadır. Eviews9(x64) paket programı ile yapılan Granger analiz testlerinin sonuçları aşagıda tablo haline verilmiştir.
Tablo 3.4.1.1 : Granger Nedensellik analizleri:
H0(Yokluk) Hipotezi | Gecikme Uzunlugu | Olasılık Değeri | Nedensellik Sonucu |
∆ToplamVergi→∆Ekobuyume’ın Nedeni Değildir. | 5 | 0.5803 | ∆ToplamVergi→∆Ekobuyume’ın Nedeni Değildir. |
∆Ekobuyume→∆Toplamvergi’ın Nedeni Değildir. | 5 | 0.5741 | ∆Ekobuyume→∆Toplamvergi’ın Nedeni Değildir. |
→”∆” Fark işlemcisidir. Degişkenler 1. derece duraganlaştıgı için testler 1. farkda yapılmıştır.
H0=İhracat, büyümenin Granger nedeni degildir.
HA=İhracat, büyümenin Granger nedenidir.
Yorum: Kurulan iki denklemin İlkinde ”Ekobuyume” bagımlı degişken, 2. modelde ise ”Toplamvergi” bağımlı degişken olarak modeller kurulmuştur.
→1.Modelde ‘Toplamvergi’ ‘Ekobuyume’ nin nedeni degildir şeklinde çıkmıştır. 1. denklemin tüm degerine olasılık değerlerine bakıldıgında %0,05 anlamlılık düzeyinde H0 kabul edilerek H1 red edilir. Yani Toplam veri ekonomik büyümenin nedeni degildir, şeklinde anliz edilmiştir.
→2. Modelde ‘Ekobuyume’ ‘Toplamvergi’ nin nedeni degildir şeklinde çıkmıştır. 2. denklemin tüm degerine olasılık değerlerine bakıldıgında %0,05 anlamlılık düzeyinde H0 kabul edilerek H1 red edilir. Yani Ekonomik büyüme Toplam verginin nedeni degildir, şeklinde analiz edilmiştir.
Sonuç=Ekonomik büyüm ile Toplam vergi arasında birbirinin nedeni olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
→Bunun nedeni Vergi Usul kanunları cercevesinde açıklamak gerekirse vergi borcunu sona erdiren sebepler tahsil dışında borçun terkin edilerek yani silinmesi, Mahsup önceki dönemlerle mahsup edilmesi ve zamanaşımı ile ortadan kalkması ve dahası örtülü sermaye sistemi ile vergi borcunu çeşitli sekillerde ödenmemesi nedeniyle nedensellik analiz çıkmamıştır. Grangerin iktisat teorisiyle Türkiye’nin vergi sistemi işleyişi arasında mantık sınırlarını zorlayan çelişki gözler önüne serilmektedir.
Etki Tepki Fonksiyonu:
Bir makro-ekonomik yapının üzerinde herhangi bir değişkenin etkili olup olmadığı öncelikle nedensellik testleri ile belirlenmektedir. VAR analizinde değerlendirdiğimiz değişkenler arasındaki dinamik etkileşimleri belirlemek için etki-tepki fonksiyonlarından yararlanılmaktadır. Etki-tepki fonksiyonlarının kullanılması ile, modelde bulunan değişkenlerden birine bir birimlik şok uygulandığında hem kendisi hem de diğer değişkenlerin bu değişime vermiş olduğu tepkiler gözlemlenmektedir. Etki-tepki analizleri yapılırken değişken sıralamasının önemli olduğu belirtilmelidir. Değişkenlerden birine etki edecek bir şokun diğer değişkenler üzerindeki etkisi, değişkenlerin alternatif sıralama biçimlerine göre farklılık gösterebilmektedir. (Bozkurt, 2007: 98).
Var modeli oluşturularak testler yapılmış ve Şekil 3 ve Tablo 11’deki sonuçlar elde edilmiştir.
Şekil 4.1 Etki Tepki Analiz Tablosu: Dışsaldan İçselese:
1)1Ekonomikbüyüme 1 birimlik şok veirldigin bu etki etkisinde ilk dönemde pozitif etki vermiş ancak sonraki dönemde hızlı bir düşüşle sıfır noktasına gelmiş sonrasında küçük iniş çıkışlarla model denge modeline gelmiştir.
2)Toplamvergiye bir birimlik sok verildiginde ekonomik büyümede ilk döne 0.01 oranında potif yönde artsada sonraki dönemlerde salınımlar sergilerek model denge modeline erişmektedir.
3)Ekonomikbüyümeye biri birimlik şok verildiginde toplam vergide ilk dönemde yüksek oranda pozi etki yapmada sonrak dönemlerde hızlı bir düşüş yaşamakta hatta negatif degere kadar ulaşmaktadır. 3. dönemden itibaren denge dönemine erişse sonraki ufak iniş çıkışlar yaşamaktardır sonunda degişkenler denge modeline ulaşmaktadır.
4)ToplamVergiye bir birimlik şok verildiginde yine kendisinde ilk dönem pozitif etki oluştursada 2.dönemden itibaren hızlı bir düşüş sergilemekte hatata negatif degerin altına kadar gittiktikten sonra sonra dönemlerde kendini toparlamaya calışsada yüksek iniş çıkış salınımlarıyla istikrarsız bir grafik çizerek model denge modelini saglayamamıştır.
Burada şok meydana geldikten sonra şoktan etkilenen serinin 10 dönem içinde şoku absorbe etmesi yani grafiğin sıfıra yaklaşması istenmektedir. 4. model haricinde diger 3 model yüksek oranda grafikte 10 dönem sonunda şokun absorbe edildiği gözlenmektedir.
Etki-Tepki analizi VAR sistemi içindeki bir içsel değişkende meydana gelen şokun diğer içsel değişkenler üzerindeki etkisini incelerken, varyans ayrıştırması bir içsel değişkendeki değişimi VAR sistemindeki diğer değişkenler tarafından ne kadar açıklanabildiğini tespit etmektedir.
Varyans Ayrıştırması:
VAR modellerinde ileri yönelik tahminlerin daha iyi olması için ileri yönelik tahmin hatasının varyansı ayrıştırılabilir. Bu işlem bağımlı değişkenin varyansından meydana gelen değişmenin ne kadarının bağımsız değişkenlerin varyansından kaynaklandığını gösterir. Uygulamada ileri yönelik tahmin hata değişkenlerin değişim farklı değişkenlerin değişim oranları belirlenerek ayrıştırılmış olur.
Eko büyüme Değişkeninin Varyans Ayrıştırma Sonuçları:
Dönem Standart hata Ekobuyume Toplamvergi
Varyans ayrıştırma sonuçlarına göre Ekobuyume degişim 1. dönemde %100’i kendisinden kaynaklanırken, %0’ı Toplamvergi’den kaynaklanmaktadır.Ancak sonraki dönemlerde Toplamvergi, Ekonomikbuyume üzerinde etkisi ortaya çıkmış ve zamanla bu etki artmıştır. Son olarak 10 döneme bakıldıgında %84.52’si kendisinden kaynaklanırken, %7.63’sı Gyhsa’dan kaynaklanmaktadır.
Şekil 3.4.3.2. DToplamvergi Değişkeninin Varyans Ayrıştırma Sonuçları:
Dönem Standart hata Toplamvergi Ekobuyume
Varyans ayrıştırma sonuçlarına göre Toplamvergi ‘daki degişim 1. dönemde %23’i Toplam vergiden kaynaklanırken, %76’ı kendisinden kaynaklanmaktadır. Ekonomik büyüme’nin Toplam verginin üzerindeki etkisi sonraki dönemlerde giderek arttığı gözlemlenmiştir. Son olarak 10 dönem de ise toplam vergi kendi etkisi %18 iken ekonomik büyümenin etkisi %81’lere kadar çıkmıştır.
Sonuç Ve Değerlendirme:
Türkiye Cumh. Merkez Bankası verilerinden yola çıkarak Türkiye’nin 2006/1-2018/3 arasında üçer 3 aylık dönemleri arasında toplam 51 gözlemden oluşan kümede yapısı gereği bazı testlerde 3, bazılarında 2 degişken kullanılarak yapılan modellerde ekonometrik analiz metodları ile Türkiye’nin Ekonomik büyüme ile Toplam vergi arasındaki ilişki incelenerek tespitlerde bulunulmuştur. Mevsimsellik etkisi de arındırılarak zaman serisi testlerine uygun kalıba getirilmiştir. Eşbütünleşme için Uzun dönem için 2 degişkenli veriden oluşan serilere Engle granger testine tabi tutulmuştur. Test sonuçlarında teyit etmek için ayrıca farklı bir metod olan Ardl sınır testi yapılmış ve bütün testler sonucunda vergi ile ekonomik büyüme arasında eşbütünleşme yani birlikte hareket ettikleri tespit edilmiştir. Bulunan katsayılar ile bu eşbütünleşme oranları anlaşılmıştır. Ardında Nedensellik analizleri için Granger analizine başvurulmuştur ancak burada literatürlerin aksine nedenselliğin olmadı gibi bir sonuca ulaşılmıştır. Buna göre vergi oranlarının düşülmesi ile ekonomik büyümenin daha hızlı olacağı sonucuna ulaşılmıştır. Ardından Etki Tepki analizleri ile şoklardaki etkileri uzun-kısa dönemki zaman serisi tepkileri görülmüş son olarak da dönemler arasında birbirine olan etkisi miktarı ayrıntılı olarak 10 dönem boyunca oranları analiz edilmiştir.
Yapılan bilimsel çalışmalarda gösteriyor ki vergi politikalarının ekonomik büyümeye etkisi azken, ekonomik büyümenin vergi politikalarına etkisi uzun dönemde daha baskın olduğu görülmektedir. Bunun nedeni vergiden kaçınmak yada vergi kaçakçılığı olarak açıklanabilmektedir.
SMMM İSMAİL YILDIRIM
EKONOMETRİSYEN UZMANI