193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun ticari kazancın tespitinde, safi kazancın tespit edilmesi için indirilecek giderler başlığın taşıyan 40’ıncı maddesinin 2’nci bendi aşağıdaki gibi düzenlenmiş bulunmaktadır.
“Hizmetli ve işçilerin iş yerinde veya iş yerinin müştemilatında iaşe ve ibate giderleri, tedavi ve ilaç giderleri, sigorta primleri ve emekli aidatı (Bu primlerin ve aidatın istirdat edilmemek üzere Türkiye’de kain sigorta şirketlerine veya emekli ve yardım sandıklarına ödenmiş olması ve emekli ve yardım sandıklarının tüzel kişiliği haiz bulunmaları şartiyle), …..”
3917 sayılı Kanun ile 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 80’inci maddesinde yapılan değişiklikle ve en son 5510 sayılı Kanun’un 88’inci maddesi ile kuruma fiilen ödenmeyen primlerin vergi uygulamasında gider kabul edilmeyeceği aşağıdaki şekilde hükme bağlanmış bulunmaktadır.
“İşveren, bir ay içinde çalıştırdığı sigortalıların primlerine esas tutulacak kazançlar toplamı üzerinden bu Kanun gereğince hesaplanacak sigortalı hissesi prim tutarlarını ücretlerinden kesmeye ve kendisine ait prim tutarlarını da bu miktara ekleyerek en geç ertesi ayin sonuna kadar Kuruma öder.
Prim borçları, katma değer vergisi iade alacağından mahsubu suretiyle de ödenebilir. Bu takdirde katma değer vergisi iade hakkı sahibi ; kendisinin, mal ya da hizmet satın aldığı veya iştirak veya ortaklık ilişkisi içinde bulunduğu işverenlerin prim borçları için de mahsup talep edebilir.
Kurumun Maliye Bakanlığının uygun görüşü ile bu uygulamadan faydalanacak işverenleri, iştigal konusu, işletme türü ve işletme büyüklüğü itibariyle belirlemeye ve lehine mahsup talebinde bulunulan işverenlerin prim borcu ödeme süresini (otuz günü) aşmamak üzere uzatmaya yetkilidir.
Hak edilen ve fakat ödenmemiş olan ücretler üzerinden hesaplanacak primler hakkında da yukarıdaki hüküm uygulanır
Kuruma fiilen ödenmeyen prim tutarları Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi uygulamasında gider yazılamaz.
Saygılarımla
Smmm Serap SİYİRDİCİ