BASİT USÜLDE VERGİLENDİRİLEN MÜKELLEFLERDE KATMA DEĞER VERGİSİ
Basit Usüle göre Ticari kazancın tespiti Gelir vergisi Kanunun46. Maddesinde belirtilmiş ve aynı yasanın 47 ve 48. Maddedeki şartları topluca taşıyanların Basit Usül de gelir v. Mükellefi olabilecekleri açıklanmıştır. Bu mükellefiyetleri dolayısıyla da bu mükelleflerin,
a) Defter tutmayacakları,
b) vergi tevkifatları yapmadığından dolayı muhtasar beyannameleri vermeyecekleri,
c) Geçici vergi ödemeyecekleri ve bununla ilgili beyanname vermeyecekleri,
d) Bu mükelleflerin teslim ve hizmetlerinin Kdv. den istisna olacakları gibi bazı kolaylıklar tanınmıştır.
Konumuz Bu mükelleflerin Katma Değer vergisinden İstisna tutulmasını ve bu İstisnanın nasıl uygulacağını açıklarsak, Bilindiği gibi 3065 sayılı Kanunun (17/4-a) maddesi GVK.na göre basit usulde vergilendirilen mükelleflerin teslim ve hizmetleri Katma Değer vergisinden istisna edilmiştir.
Basit usule tabi olan adi ortaklıkların yapmış oldukları teslim ve hizmetleri de bu hüküm kapsamında değerlendirilmektedir. Ancak ortaklarından en az birisi Gelir Vergisi Kanununa göre gerçek usulde vergilendiriliyorsa adi ortaklıkların teslim ve hizmetleri ilgili istisna kapsamından yararlanılmamaktadır.
Gelir Vergisi Kanununa göre basit usulde vergilendirilen mükelleflerin yaptıkları teslim ve hizmetlerde işlem bedeli üzerinden KDV hesaplanmaz, bu işlemlerle ilgili olarak düzenlenecek belgelerde KDV gösterilmez veya “KDV dâhildir” ibaresi kullanılmaz.
Düzenledikleri belgelerde KDV gösteren veya “KDV dâhildir” diye bir şerhe yer veren basit usulde vergilendirilen mükellefler, belgede ayrıca gösterilen veya iç yüzde yoluyla hesaplanan vergi tutarını 3065 sayılı Kanunun (8/2)nci maddesi gereğince beyan edip ödemek zorundadırlar. Ancak verilen beyannamede alışlar dolayısıyla yüklenilen vergiler indirim konusu yapamazlar. Yüklenilen bu tutarı, GVK.nu gereğince gider veya maliyet olarak dikkate alabilirler.
kendiliğinden başvuran ya da bu şekilde işlem yaptıkları vergi idaresince tespit edilen basit usule tabi gelir vergisi mükellefleri için Vergi idaresi geçici KDV mükellefiyeti tesis ederler.
Teslim ve hizmetleri istisna kapsamına giren bu mükelleflerin mal ve hizmet alışları ile yapacakları ithalat, genel hükümler çerçevesinde vergiye tabi bulunmaktadır. Bu şekilde yüklenilen vergiler Gelir Vergisi Kanunu hükümlerine göre gider veya maliyet olarak dikkate alınır.
Öte yandan, gerçek usulde vergilendirilen gelir vergisi mükelleflerinden, belirli şartları sağlayanlar basit usule geçebilmektedir. Bu çerçevede gerçek usulden basit usule geçen mükellefler, basit usule geçtikleri vergilendirme dönemi beyannamesinde yer alan devreden KDV tutarını indirim konusu yapma imkânını kaybedeceklerinden, bu tutarları gelir vergisi uygulaması bakımından gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alabilirler.
Bu mükellefler, basit usule geçmeden önce satın aldıkları malları basit usule geçtikleri tarihten sonra iade etmeleri halinde aşağıdaki şekilde işlem yapılır.
İade edilen mal için bir fatura düzenlenir. Bu faturaya tutar olarak, iade edilecek malın alış faturasındaki bedel ve KDV olarak gösterilen tutarların toplamı yazılır ve faturaya bu hususu belirten bir şerh konularak , alış faturasının tarih ve numarasına atıfta bulunulacaklardır.
Basit usule tabi mükellef bu fatura nedeniyle vergi dairesine KDV ödemeyecek, faturadaki tutarın tamamını hasılat olarak hesaplarına alacaklardır.
Satıcı ise bu bedel üzerinden iç yüzde yoluyla hesaplayacağı vergiyi indirim konusu yapacaktır.
Basit usulde vergilendirilen mükelleflerin, Kanunun (18/1) inci maddesi gereğince istisnadan vazgeçerek gerçek usulde KDV mükellefi olmaları halinde katma Değer beyannamelerini düzenli olarak verecekler, Ayrıca 18/3 madde gereği vergi mükellefiyetleri talep tarihinden itibaren tesis olunacak ve bu mükellefler üç yıl geçmedikçe mükellefiyetlerden çıkamayacakları ; üç yıllık sürenin bitiminden önce mükellefiyetten çıkma taleplerinde bulunmadıkları takdirde mükellefiyetlerinin üç yıl süre ile uzatılmış sayılacağı belirtilmiştir.
Saygılarımla,
Emekli Maliyeci
Mustafa Günşen